Ortaklığın giderilmesi davası ya da diğer adıyla izale-i şuyu davası, üzerinde elbirliği mülkiyeti ya da paylı mülkiyet bulunan, taşınır yahut taşınmaz mallara ilişkin açılan ve bireysel mülkiyete geçişi sağlayan bir dava türüdür. Elbirliği mülkiyeti kanunun öngördüğü sözleşmeler ya da doğrudan kanundan doğan hallerde ortaya çıkan sınırlı sayıda sayılmış olunan mülkiyet türüdür. Bu halde paydaşların payı, malın tamamına etki etmekte olup payları henüz belli değildir. Elbirliği mülkiyetinde ortaklığa konu mal üzerinde tasarrufta bulunabilmek için oy birliğine ihtiyaç bulunmaktadır. En yaygın görülen örneği miras hukukunda yer alan miras ortaklığının giderilmesidir. Paylı mülkiyet ise bir mal üzerinde mülkiyet sahibi olan herkesin paylarının belli olduğu ve her paydaşın kendi payı üzerinde tasarrufta bulunma yetkisine sahip olduğu mülkiyet türüdür. İşte ortaklığın giderilmesi davası bu iki halde gündeme gelen bir dava türü olup paydaşlar arasında ki ortaklık ilişkisinin yetkili mahkemeler yoluyla sonlandırılmasını amaçlamaktadır.
Medeni Kanun’un 698. Maddesi uyarınca bir mal üzerinde pay sahibi olan her bir ortak, ortaklığın giderilmesini talep etme hakkına sahiptir. Bununla birlikte ortaklığın giderilmesini isteme yetkisi yalnızca paydaşlara verilmiş bir hak değildir. Aynı zamanda paydaşlardan herhangi birisinden alacaklı olan ya da miras ortaklığında tereke alacaklısı olan kimse de İcra İflas Kanun’un 121. Maddesi uyarınca ortaklığın giderilmesini isteme hakkına sahiptir. Bu dava türünde taraflar hem davacı hem davalı sıfatına haiz olup iki taraflı bir dava türüdür. İlgili kanuni düzenlemeler;
İİK Madde 121 – “Bir intifa hakkı veya taksim edilmemiş bir miras veya bir şirket yahut iştirak halinde tasarruf olunan bir mal hissesi gibi yukarıdaki maddelerde gösterilmeyen başka nevi malların satılması lazım gelirse icra memuru satışın nasıl yapılacağını icra mahkemesinden sorar.”
MEDENİ KANUN Madde 698- “Hukukî bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir.”
Her ne kadar paydaşların ve alacaklı olan kimselerin ortaklığın giderilmesini tek başına dahi olsa isteme hakkına sahip olduğu kanun tarafından düzenlenmiş ise de bu istemin yapılabilmesi belirli şartlara bağlıdır. Şöyle ki;
Aynen taksim şartlarının oluşması, yukarıda da ifade edildiği üzere paydaşlara aynı türden malın verilebilmesi imkanının mevcudiyetine bağlıdır. Uygulamada en çok para, hisse vb. bölünebilir türdeki mallar üzerinde aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesi gerçekleşebilmektedir. Taşınmazlara ilişkin olarak ise celp edilecek tapu kayıtları, imar bilgisi gibi hususlar önem arz etmekte olup hakim tarafından koşulların varlığı halinde aynen taksim yolu uygulanacaktır. Bu durumda paydaşlara düşen paylar arasında değer farkı olması halinde arada ki fark para eklenmesi suretiyle giderilecektir. Ancak taşınmazın bölünmesi halinde söz konusu taşınmazın mali değerinde büyük bir azalma olacağı durumlarda aynen taksim yolu uygulanamayacaktır. Bu hususta mahkeme sürecinde yapılacak olan keşif ve bilirkişi incelemeleri büyük önem arz etmektedir. Uygulamada taşınmazların tek parça halinde kalmasına önem gösterilmektedir.
Ortaklığın giderilmesi davasında ikinci yol satış suretiyle ortaklığın sonlandırılmasıdır. Taşınır veya taşınmazlar tarafların istemi ile açık ihale yoluyla satılarak elde edilen gelir paydaşlar arasında bölünür. Hemen belirtmek gerekir ki paydaşlar ortaklığın yalnızca aynen taksim yoluyla giderilmesini talep etmişlerse eğer bu durumda hakim kendiliğinden satış yoluyla ortaklığın giderilmesine karar veremez. Zira bu halde talebe bağlılık ilkesi geçerli olup aynen taksim yolunun mümkün olmaması halinde satış suretiyle ortaklığın giderilmesi dava dilekçesinde talep edilmelidir. Aksi durumda açılan davanın reddi söz konusu olacaktır. Tarafların hak kaybına uğramamaları için ortaklığın giderilmesi dava avukatından destek almaları önem taşımaktadır.
YARGITAY 14.HUKUK DAİRESİ 2013/8337 E., 2013/9909 K., 27.06.2013 T.”Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Tarafların satış suretiyle ortaklığın giderilmesini talep etmediklerini belirtmeleri ve davaya konu taşınmazlar üzerinde ki ortaklığın aynen taksim suretiyle giderilmesinin mümkün bulunmadığı tespit edildiğine göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi hukuka aykırıdır.”
İzale-i şuyunun satış yoluyla istemi durumunda mahkemece davaya konu taşınır veya taşınmaz malların bilirkişi marifetiyle kıymet takdiri yapılacaktır. Mahkemece davanın kabulü halinde davaya konu malların satışı için satış memuru tayin edilecektir. Şayet paydaşların tamamı ihaleye yalnızca paydaşların katılması hususunda anlaşırsa ihale diğer kişilere kapalı olarak gerçekleştirilecektir. Ancak tek bir paydaşın dahi ihalenin açık yapılmasını istemesi halinde satış ihalesi herkese açık biçimde yapılacaktır. Satışa konu mal taşınmaz ise kıymet takdiri bedelinin yarısından aşağı olmamak kaydıyla satış gerçekleştirilecektir. Bu durumda ihaleye katılmak isteyen kimseler ihale bedelinin yüzde yirmisini yatırmak zorundadır. Mahkemece satış kararının verilmesinden itibaren on yıllık süre içinde satış her bir paydaş tarafından istenebilir.
Ortaklığın giderilmesi davasında yetkili mahkeme davaya konu taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Ancak davaya konu malın taşınır mal olması halinde yetkili mahkeme genel kurallara göre tayin edilecek olup bu durumda davalı ya da davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir. Görevli mahkeme ise Sulh Hukuk Mahkemesidir.
Ortaklığın giderilmesi davasında dava harcı nispi harç olup satış suretiyle mi aynen taksim yoluyla mı ortaklığın giderilmesi davasına göre değişmektedir. Aynen taksim yoluyla izale i şuyu davasında nispi harç dava değerinin binde 4.55’i olup satış suretiyle izalei şuyu davasında ise bu oran paydaşlardan birinin payına düşecek paranın binde 11.38’i olarak hesaplanmaktadır. Bununla birlikte mahkemece yapılacak keşif, tebligat ve bilirkişi incelemesine göre yatırılması gereken gider avansı bulunmaktadır. Ancak mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi halinde davacı tarafından yapılan masraflar davalı yana yükletilecektir.